9 Eylül 2012 Pazar

EKSİK BİRŞEYLER VAR

Briç ile tanıştığınız güne gidin. Nasıl , nerede , hangi ortamda olduğunuz değil söz konusu olan. Sadece briç oyunu. Oyunu diyorum, çünkü hiçbirimiz ilk anda bunun bir spor olduğunu düşünmedik. Bir baktık ki bambaşka bir oyun. Diğer hiçbir KAĞIT OYUNUNA (!) benzemiyor. Kiminiz birkaç hafta , kiminiz birkaç ay izledi ve sonra yavaş yavaş kağıtları eline alıp masada mücadeleye başladı.
Derken ; briç ile ilgili kitaplar , dökümanlar , dergiler , yayınlar takip etmeye başladınız ve oyun mekanınız kahvelerden , arkadaş toplantılarından kulüplere taşındı. Kulüpte ortamın bambaşka olduğunu gördünüz. Konuşma kutuları ile deklareler veriliyor , masalarda çıt çıkmıyordu. Oyuncular oyuna başlarken birbirlerini selamlıyor ve iyi oyunlar diliyorlar. Daha kibar, daha sportmen bir ortam. Salonda bir de hakem var ve olası anlaşmazlıkları kurallar ve yetkileri çerçevesinde çözüyor , çözmeye çalışıyor.
Bu ortam briç aşkınızı daha da alevlendirdi değil mi? Hem sporcu kimliğine büründünüz , hem de değişik bir sosyal ortamın üyesi olduğunuzu gördünüz. Derken ; yavaş yavaş pişmeye başlanız. Kontrat , oyun , savunma , atak , yarışmalı sekanslar...Her geçen gün bir şey daha öğreniyordunuz. Resmi turnuvalar , takım maçları.. Hatta yaşadığınız yerin çok uzağında düzenlenen turnuvalara bile gider oldunuz artık. Turnuvadan sonra , yolda , geri dönüşte arkadaşlarınızla falanca bordun kritiğini yaptınız.
Buraya kadar her şey gayet güzel...
Ama , ya ortağınızla olan iletişiminiz? Empati ? Ona olan saygınız? Güveniniz?
Diğer masalardaki oyunculara olan saygınız? Hakemlere olan davranışlarınız?
Oyun sırasında veya oynadığınız elden hemen sonra ortağınıza " Bu denir mi?? Şöyle demen gerek!.. Şunu gelsen batıyordu! Bir tek bu atağa oyun oluyordu onu da buldun! Yahu bu oyunu nasıl batırdın?? " dediniz mi? Diyor musunuz?
O zaman biraz durun orada!
Ortağınız , bu briç denilen oyunu oynayabiliyorsa belli bir zeka düzeyindedir. Dolayısıyla yaptığı yanlışın farkına varacaktır. Zaten hatasının üzüntüsünü yaşamaktadır o sizden önce. Sizin ortağınızın üzerine gitmenizin anlamı ne!? Olsa olsa kendi egonuzdur bu.
Takım maçları oynanırken kimi takımlar maçı erken tamamlar , oyuncular masadan kalkar. Ama daha salon dışına çıkmadan , diğer masalardaki maçları devam eden oyunculara aldırmadan yüksek sesle ve kimi zaman birbirlerini kırarak tartışırlar. Sanki salonda sadece kendileri vardır o anda.
Maç veya turnuva sırasında anlaşmazlık durumunda hakem çağırılır. Hakem gelir , sorunu dinler. Kimi sorunlar hemen o an , o saniye çözülmeyebilir. Hakemin ,gerektiğinde başvuracağı bir kitabı vardır. Kimi oyuncular "Direktör! hadi çabuk.. geç kalıyoruz.. seni mi bekleyeceğiz burada?? " tarzı bir davranışta bulunur. Kimileri hem hakemi kendi çağırır hem de hakem kararına sözlü olarak itirazda bulunup durur. Ortamı iyice gerer. Oysa ki hakem ; salonun tek hakimidir. Oyunun disiplininden , turnuvanın disiplininden her şeyden o sorumlu ve yetkilidir. Hakem o salonda tanrı gibidir. Hakeme sözlü olarak itiraz spor ahlakı ile bağdaşmaz. Karara itiraz etmek isteyen apel komitesine gitmek zorundadır.
Şimdi.. Yıllarca briç oynadınız , dereceler aldınız , ödüller kazandınız. Artık öyle veya böyle briç çevresinde tanınan bir sima oldunuz. Ama bu yukarıda yazılanlar, sizin briç oyunundaki davranışlarınızla örtüşüyorsa...

BRİÇ İLE TANIŞTIĞINIZ GÜNE TEKRAR GERİ DÖNÜN. HER ŞEYE BAŞTAN BAŞLAYIN.. ÇÜNKÜ EKSİK BİR ŞEYLER VAR.

ege bilimsel briç sitesinden alınmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder